Eşlerini geri getirecek gemiyi beklerken fadoyu yaratan kadınların hüznü ve tutkusu sinmiş Portekiz’in başkentine. Dar parke sokakları tırmanan tarihi tramvaylar, üç-dört katı geçmeyen çinili evler ve akşam saatlerinde sokaklara taşan coşkulu eğlencelerin cazibesi, gezginleri bu sevimli kente davet ediyor.
Ortaçağdan beri birçok tarihi olaya ev sahipliği yapan Rossio Meydanı, bugün de kentin önemli merkezlerinden biri durumunda. Lizbon’un kırmızı damlı evleri de, kente yukarıdan bakan her noktada manzaranın hâkim rengini oluşturuyor.
Kentin önemli simgelerinden olan “Keşifler Anıtı” ismiyle gizlese de, sunduğu hiyerarşiyle sömürgeciliği anımsatıyor. Tejo Nehri’ne doğru uzanan anıtın en önündeki figür, bir aristokrata, aslında hiç denize açılmadığı halde gemici lakabı alan Prens Henrique’e ait. Anıt, arkasında görünen 25 Nisan Köprüsü gibi diktatör Salazar döneminde yapılmış.
1755 yılındaki büyük depremden kaçan halkın sığındığı Ticaret Meydanı’nın (Praça do Comércio), tsunamiyi hesaplayamayan binlerce kişiye mezar olduğu rivayet ediliyor. Meydan bugün turistlerin ve kent sakinlerinin gezi alanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder