Eskişehir
Eskişehir, Türkiye’nin bir ili ve en kalabalık yirmi beşinci şehri. 2013 itibarıyla 799.724 nüfusa sahiptir. OrtasındanPorsuk Çayı geçen şehir, içerisinde Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nin bulunması nedeniyle bir öğrenci kenti görünümündedir.
Met helvası, Nuga helvası, Haşhaşlı çörek, Kalabak suyu, Çibörek ve Lületaşı ile meşhurdur. İşlenebilir lületaşı, Türkiye’de yalnız Eskişehir’de çıkarıldığı için Eskişehir taşı olarak bilinir.[1] Türkiye’de Eskişehir ve Sivrihisardolaylarında yetişen bir çoban köpeği olan akbaş da şehre ait önemli değerlerdendir.[2] Sanat kurumları ve tesisleri ile kültür ve sanatta gelişmiş bir şehirdir. Anadolu Üniversitesi ve büyükşehir belediyesi bünyesinde iki adet senfoni orkestrası bulunmaktadır. Ayrıca her yıl düzenlenen Uluslararası EskişehirFestivali ile şehirde müzik, tiyatro, resim ve sinema dallarında sergiler ve gösteriler yapılmaktadır.[3]
Eskişehir günümüze kadar değişik uygarlıklar altında varlığını sürdürmüştür. Üzerinde kurulan medeniyetlerden bazıları Frigya, Bizans, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı İmparatorluğu’dur.[4]
Türk Silahlı Kuvvetleri Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı 1. Hava Taktik Komutanlığı ve 1. Hava İkmal ve Bakım Merkez Komutanlığı da Eskişehir’de bulunmaktadır. Ayrıca hem askerî hem de sivil havaalanı (Anadolu Üniversitesi Havaalanı) bulunmaktadır.
Eskişehir 2013 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti ve UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Başkentliği unvanlarını taşımaktadır.[5]
Kökenbilim
Şehir, Eski ve Orta çağlarda Yunanca Dorylaion, Latince Dorylaeum ismi ile tanınan bir kenttir. Yıkık ve terkedilmiş olan Dorylaion - Şarhöyük’ün yakınında, harabenin güneyinde kalan bölgede yeni bir yerleşim oluşmuştur. W.M Ramsay’ın bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion harabelerine Eskişehir adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze ulaşmıştır.[6]
Tarihçe
İlkçağ’dan 11. yüzyıla kadar
M.Ö. 14. yüzyılda Hititler Eskişehir merkezli büyük bir devlet kurmuşlardır.[7] Eskişehir‘in önemi ve yeri dolayısıyla Hititler döneminde Eti‘lik (Beylik) olduğu görülmektedir.[8] M.Ö. 12. yüzyılda Anadolu’ya giren Frigler Anadolu’ya yayılmış ve Dorylaion adı ile bölgeye yerleşmiştir.[8] Friglerden sonra bölgeye Lidyalılar daha sonrada Persler hakimiyeti altına almıştır. M.Ö. 4.yy’da Makedon kral İskender’in eline geçen Eskişehir, İskender’ in ölüm tarihi olan M.Ö. 323 yılına kadar İskender’in İmparatorluğu altında kalmıştır. M.Ö. 2. yy’da Roma İmparatorluğu kontrolüne geçen bölge, Roma’nın ikiye ayrılmasına kadar Roma İmparatorluğu’nun ayrıldıktan sonra da Bizans hakimiyetinde kalmıştır.[8]
Selçuklular dönemi
Yeniden Bizans egemenliğine giren Dorylaion 1074′te Selçukluların eline geçti. Şehir Anadolu Selçukluları zamanında, Selçuklular ile Haçlılar arasında yapılan savaşlara sahne olmuştur. Bu zamanda şehrin adı “Sultanönü” olarak anılmaktadır. Şehir içinde Selçuklulara ait pek çok eser vardır.[9]
Arap coğrafyacı İbn Said (علي بن موسى المغربي بن سعيد, ‘Ali ibn Musa ibn Sa’id al-Maghribi); Antalya – Marki (Fethiye) Körfezi arasındaki Cibâlu’t Türkmân (Türkmen Dağları) adı verilen dağlık bölgede 200.000, Kastamonu yöresinde 100.000, Sultan Önü – Kütahya – Emirdağ – Karahisar-ı Sahip – Sivrihisar yörelerinde 200.000 ve Ankara ’nın kuzeyindeki Karabuli denilen dağlık bölgede 30.000 çadırlık Türkmen kitlelerinin yığıldığını kaydetmektedir.[10]
Osmanlı dönemi
1289′da Anadolu Selçukluları Eskişehir’i Osman Gazi’ye verdi. Orhan Gazi döneminde Karamanlıların eline geçen Eskişehir’i, I. Murad yeniden Osmanlı topraklarına kattı.
Fatih’in ilk zamanlarına kadar şehir Ankara Beyliği’ne bağlı olarak kalmıştır. 1451 yılından sonra Kütahya’nın Beylerbeylik haline gelmesi üzerine Anadolu İdari Teşkilatında değişiklik olmuş, bu arada Ankara’ya bağlı bulunan Eskişehir, Kütahya Beylerbeyliği’ne bağlanmıştır.[8]
Kent 1601′de bir süre Celali Deli Hasan ve yandaşlarının eline geçti. Hüdavendigâr (Bursa) Vilayetinin Kütahya Sancağına bağlı bir kaza olan Eskişehir’e demiryolu 1890′lı yıllarda ulaştı.[7]
Demiryolu’nun Eskişehir’e gelmesi ile şehirde ticaret canlandı.[7] 19. yüzyıl boyunca yöreye Kafkasya, Kırım, Romanya veBulgaristan’dan gelen göçmenler yerleştirildi.[9] Şehir 1877-1878 Osmanlı-Rus harbinden sonra muhacirlerin yerleştirilmeye başlamasıyla beraber gelişmeye başlamıştır.[8] Mondros Ateşkesi’nin maddelerinden biri olan İtilaf Devletleri’nin Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki önemli noktaları güvenlik gerekçesiyle işgal edebilecekleri maddesine dayanarak 13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul’a çıkan İngiliz kuvvetleri, İstanbul-Bağdat demiryolu hattı boyunca önemli gördükleri yerleri işgal etmeye başladılar, bu işgalden 2,5 ay sonra, 1919 yılının Ocak ayı sonlarında Eskişehir İstasyonu çevresinde karargâhlarını kurdu.[7]
Kurtuluş Savaşı dönemi
21 Haziran 1920 günü saat 11:00′de Millî Savunma Bakanı Fevzi Çakmak Paşa ve Genelkurmay Başkanı Albay İsmet İnönü ile tren istasyonuna gelmiştir.[7] Yunan taarruzunun aldığı vaziyeti, sınıf arkadaşı ve Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Cebesoy ile burada görüşmüştür. Aynı gece de Ankara’ya hareket etmiştirler.
Eskişehir’de Türk Kurtuluş Savaşı’nın 5 önemli meydan muharebesinin üçü geçmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindekiKurtuluş Savaşı’nın önemli muharebelerinden biri olan I. İnönü Muharebesi Eskişehir topraklarında gerçekleşmiştir. Eskişehir, Kurtuluş Savaşı’nın kilit noktalarından birini oluşturduğundan, savaşta maddi ve manevi olarak çok yıpranmıştır.[12]
I. Dünya Savaşı sonrasında demiryolu hattını denetlemek amacıyla 23 Ocak 1919′da Eskişehir İstasyonunu işgal eden İngilizkuvvetleri, 20 Mart 1920′de Kuva-yi Milliye’nin baskısıyla işgale son verdi. 1921 yılında Eskişehir’e 40 km. uzaklıktaki İnönü’de, Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri yapıldı.[7][13]
20 Temmuz 1921′de Yunanların işgal ettiği Eskişehir bir süre Yunan ordularının karargâhı oldu. Eskişehir-Kütahya Savaşları sonunda Türk Ordusu Sakarya’nın doğusuna çekildi. 23 Ağustos 1922′de Yunanlılar yeniden saldırdı. 30 Ağustos 1922′de başlayan Büyük Taarruz ile düşman püskürtülmeye başladı ve 2 Eylül 1922 günü, Seyitgazi yönünden gelen Türk Süvarileri Tekkeönü’nden Eskişehir’e inerek düşman kuvvetlerini Eskişehir’den çıkardılar. Eskişehir, Kurtuluş Savaşı’nın son aşaması olan Büyük Taarruz sonrasında 2 Eylül 1922′de kurtarıldığında yıkıntı hâlinde harap bir kasabaydı.[9][14]
Cumhuriyet dönemi
Atatürk’ün 15 Ocak 1923′te Eskişehir hakkındaki sözü[15]:
“ | Eskişehir’i ve Eskişehirlileri çok iyi tanırım. Millî Mücadele yıllarında büyük vatanseverlik ve üstün bir cesaretle mücadelemizin daima yanında olmuş, bu mücadeleye çok geniş yardımlarda bulunmuşlardır. Gördüğüme göre halk aydın ve faaldir. Toprak verimlidir. Az zamanda zayiatı telafi ve fedakârlıklarıyla iftahar edecektir. | ” |
Mustafa Kemal Atatürk, 15 Ocak 1923′te Hükümet Konağı’nda yaptığı konuşmada vurguladığı gibi Eskişehir, savaşın kazanılmasında büyük katkı yapmıştır. Mustafa Kemal Paşa, bu nedenle kentin imarıyla yakından ilgilenmiştir. Cumhuriyet döneminde yapılan yatırımlarla kısa zamanda modern bir kent yaratılmaya çalışılmıştır.[7]
Cumhuriyet ilan edildikten sonra Eskişehir 1925 yılında il olmuştur.[16] 1926 yılında Eskişehir’in, Sivrihisar, Mihalıçcık veSeyitgazi olmak üzere üç ilçesi bulunmaktaydı. 1954 yılında çıkarılan kanunla Çifteler ve Mahmudiye, 1957 yılında çıkarılan diğer bir kanunla da Sarıcakaya ilçe hâline getirilmiş ve ilçe sayısı 6′ya çıkmıştır.[16]
Daha sonra 1987 tarihinde 3392 sayılı kanunla Alpu, Beylikova ve İnönü; 9 Mayıs 1990 tarih ve 3544 sayılı kanunla Günyüzü, Han ve Mihalgazi ilçe hâline getirilmiş, böylece ilçe sayısı 12′ye çıkmıştır.[16] 22 Mart 2008 tarihli resmi gazetede yayımlanan 5747 sayılı yasa ile de merkez ilçe kaldırılarak Odunpazarı ve Tepebaşı adıyla 2 yeni ilçe daha kurulmuş ve ilin toplam ilçe sayısı 14′e ulaşmıştır.
Eskişehir, 2 Eylül 1993′te çıkarılan 504 sayılı kanun hükmünde karaname[17] ile büyükşehir unvanı kazandı. 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı kanun ile büyükşehir belediyesinin sınırları valilik binası merkez kabul edilerek yarıçapı 20 kilometre olan dairenin sınırlarına genişletildi.[18] 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanun ile2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları oldu.[19]
Eskişehir Depremi
20 Şubat 1956′da Eskişehir’de oluşan şiddetli yer sarsıntısıdır. Şiddeti Richter ölçeğine göre 6,0 olan bu depremde, 1.379 bina ağır, 1.486 bina orta, 9.862 bina da hafif derecede hasar görmüştür. Bir kişinin öldüğü depremde 19 kişi de yaralanmıştır. Konumu 39° 89′ kuzey enlemi ve 30° 49′ doğu boylamı, odak derinliği yaklaşık 40 km olan depremin etkilediği alan 350.000 km² olarak hesaplanmıştır. Deprem alanı çeşitli doğrultularda Edirne, İzmir, Konya ve Zonguldak illerine kadar yayılmıştır. Depremin dış merkezinin bulunduğu bölge yerleşim yeri olmadığı için can kaybı fazla olmamıştır. Eskişehir depreminin oluştuğu bölge 3. derecede tehlikeli deprem bölgesidir.[20]
Sel Felaketi
5 Mart 1950′de Porsuk Çayı’nın taşması sonucu Eskişehir’de sel felaketi meydana gelmiş, 50 bin kişi açıkta kalmıştır. 2500 evin yıkıldığı ve 6 kişinin boğulduğu felaketzedelere Marshall Planı’ndan yardım gelmiştir.[21]
Eskişehir’de Türkiye’nin İlkleri
Eski tarihlerde de birçok ilklere adreslik etmiş coğrafyada, Osmanlı Dönemi ve sonrası Türkiye’nin ilkleri olarak gerçekleşenler[22]
- Osmanlı’da ilk verginin alınması (Pazar Baçı)
- Osmanlı’da ilk hutbenin okunması (Osman Bey Dönemi)
- Türk tarihinin ilk modern haritasının çizilmesi. (1896)
- İlk Temyiz Mahkemesi’nin açılması (1923)
- İlk Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün kurulması (1925)
- İlk eğitmen kursunun açılması (1936)
- İlk Köy Enstitüsü’nün açılması (1940)
- İlk Türk otomobili Devrim’in üretimi (1961)
- İlk Türk lokomotifi Karakurt’un üretimi (1961)
- Dünyada öğrencilerin kanlarını satarak kurduğu ilk tiyatro (1961)
- İlk akülü yük aracı üretimi
- İlk cadde süpürme aracı üretimi
- İlk otobüs yıkama aracı üretimi
- İlk damperli kamyon üretimi
- İlk kantar üretimi
- İlk jet motoru yenilemesi
- İlk F-16 motoru üretimi
- İlk helikopter parçası üretimi
- Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı kupalarını kazanan ilk anadolu futbol takımı (1970-1971)
- İlk Türk 4×4 ticari aracı olan Türkar’ın üretimi (2009)
- İlk Yüksek Hızlı Tren seferinin yapıldığı şehir (2009)
Coğrafya
Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi’nin kuzeybatısında yer almaktadır. İl merkezi kuzeyinde Mihalgazi veSarıcakaya doğusunda Alpu ve Ankara güneyinde Mahmudiye, Seyitgazi ve Afyon, batısında ise İnönü veKütahya sınırları ile çevrilidir.[23]
İç Anadolu stepleri, Kuzey Anadolu ve Batı Anadolu ormanları şehrin bitki örtüsünü oluşturur. Sündiken Dağları’nın güney yamaçlarında 1000 metreden sonra meşe çalılıkları, daha yükseklerde bodur meşeler görülür. 1300 metreden sonra yer yer kara çamlar bulunur. Bazı bölgelerde karaçamların arasında, kızılçamlar da görülür. Eskişehir’in güneyindeki platolarda orman bulunmamakta fakat bölgesel step bitkileri vardır. Porsuk ve Keskin Dereleri’nin kenarlarında söğütler, kavaklar, karaağaçlar ve koruluklardan oluşan bitki örtüsü bulunur.[24]
Eskişehir’den geçen iki önemli akarsudan ilki Sakarya Nehri ikincisi ise Porsuk Çayı’dır. Bu akarsuların il sınırları içerisinde kalan arazisinde 2 adet baraj bulunmaktadır. Porsuk Çayı üzerinde Porsuk Barajı, Sakarya Nehri üzerinde ise Gökçekaya Barajı bulunmaktadır.
İklim
Şehrin iklimi İç Anadolu tipi Karasal iklim’dir. Kışları soğuk ve kar yağışlı, yazlar sıcak ve yağışsızdır. Yağışlar (dağlık kesimler hariç) az ve kısa sürelidir. Temmuz,Ağustos ve Eylül ayları en az yağışı olan aylardır. Yıllık yağış ortalaması 373,6 mm’dir. Bir yılın 90-100 günü yağışlı geçmektedir. Sıcaklık rejimi karasal niteliktedir. Örneğin 800 metre yükseklikte kurulmuş olan Eskişehir il merkezinde en sıcak ve en soğuk ayların ortalamaları 21,5 °C ve -0,8 °C (Temmuz ve Ocak), kaydedilen en yüksek ve en düşük değerler ise 39,1 °C ve -26,3 °C’dir. Bitki örtüsü İç Anadolu Bölgesi’nin tipik bitkisel örtüsü olan bozkırdır.[25]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder